Mitlerde Kadının Gölgesi: Lilith, Hekate ve Medusa’yı Anlamak
Giriş
Kadın figürleri mitolojide sadece doğuran, seven, koruyan değil; aynı zamanda cezalandıran, başkaldıran, karanlığa çekilen ve dönüştüren imgelerle de temsil edilir. Psikanalitik gelenekte bu figürler, Jung’un “gölge arketipi” kavramıyla yakından ilişkilidir. Gölge, bireyin bilinçdışına itilmiş, bastırılmış ve dışlanan yönlerini ifade eder (Jung, 1957). Kadının gölgesi ise, özellikle ataerkil anlatılarda ya bastırılır ya da “tehlikeli”, “yıkıcı”, “kötü” sıfatlarıyla etiketlenerek dışsallaştırılır.
Lilith, Hekate ve Medusa gibi figürler, kadın gölgesinin en kadim ve kolektif temsilleridir. Her biri kendi kültürel bağlamında farklı imgeler sunsa da özde aynı çığlığı taşır: bastırılan kadının sesi. Bu yazı, dişil gölgenin mitolojik izdüşümlerini inceleyerek hem bireysel hem kolektif bilinçdışı düzeyinde nasıl işlediğini anlamayı amaçlamaktadır.
1. Dişil Gölge: Arketipsel Psikolojide Kadının Bastırılan Yüzü
Carl Gustav Jung, insan ruhunu şekillendiren arketipleri tanımlarken “gölge” kavramına özel bir yer verir. Gölge, bireyin kabul edemediği, toplum tarafından olumsuzlanan yönlerin bilinçdışında toplanmasıdır (Jung, 1957). Bu sadece bireysel değil, kültürel olarak da şekillenen bir yapıdır. Kadının gölgesi, tarih boyunca sıklıkla cinsellik, öfke, bağımsızlık ve bilgelikle ilişkilendirilmiş ve bu özellikler uygunsuz olarak görülerek gölgeye itilmiştir (Woodman, 1982).
Kadının içindeki gölge arketip, toplumsal rollerin dışına çıkan her davranışta belirir: arzularını dile getirmesi, anne rolünü reddetmesi, kariyer istemesi, kendi cinselliğini sahiplenmesi… Bunlar hâlâ birçok kültürde kadın için “kabul edilemez” sınırları temsil eder.
2. Lilith – İlk Kadın, İlk İsyan: Bastırılan Dişil Cinsellik ve Güç
Lilith, Yahudi mitolojisinde Adem’in ilk eşi olarak geçer. En bilinen anlatı, Alfabet of Ben Sira’da geçer ve burada Lilith, Adem’le eşit olmadığını düşündüğü için cinsel ve sosyal anlamda itaat etmeyi reddeder (Patai, 1990). Tanrı’ya başkaldırdığı için cennetten kovulur, yerine Havva yaratılır. Lilith daha sonra geceyle, iblislerle, bebek öldüren bir varlıkla özdeşleştirilir.
Bu anlatı, dişil gölgenin doğrudan mitolojik temsili olarak okunabilir. Lilith'in bastırılması, kadın cinselliğinin kontrol altına alınmasıyla paraleldir (Hurwitz, 1992). O, sadece cinsellik değil, aynı zamanda özgürlük, eşitlik, reddediş ve başkaldırı temalarının arketipsel taşıyıcısıdır. Günümüzde feminist hareketler içinde Lilith, yeniden sahiplenilmiş bir simge olarak karşımıza çıkmaktadır (Babcock, 2006).
3. Hekate – Sınırlar Arasında: Cadılık, Bilgelik ve Kadının Ruhsal Gücü
Hekate, Antik Yunan mitolojisinde ay, büyü ve yeraltı ile ilişkilendirilir. Üç başlı ya da üç yönlü olarak betimlenmesi, onun hem doğum hem ölüm hem de geçiş anlarıyla ilişkili olduğunu simgeler (Johnston, 1990). Hekate, sınırların bekçisi ve eşikleri geçen kadının sembolüdür.
Psikolojik açıdan Hekate, Jung’un “bilge kadın” arketipi ile ilişkilendirilebilir; ancak aynı zamanda “karanlık anne” ile de bağlantılıdır (Neumann, 1955). Bilgeliği, toplumun erkek egemen normları tarafından "cadılık" olarak damgalanır. Hekate bu bağlamda, bastırılmış kadın bilgeliğinin ve sezgisinin gölgeye itilmiş halidir (Estés, 1992).
Bugün “cadı” arketipi, birçok kadının kendi doğasına dönüşünün bir metaforu olarak yeniden ortaya çıkmaktadır. Hekate’nin temsil ettiği geçiş gücü, kadınların ruhsal yolculuğunda önemli bir semboldür.
4. Medusa – Başkaldırının Bedeli: Susturulan Kadın Sesi
Medusa, mitolojik olarak Gorgon kardeşlerden biridir ve en bilinen versiyona göre, Poseidon tarafından Athena’nın tapınağında tecavüze uğradıktan sonra Athena tarafından cezalandırılır: Saçları yılana dönüşür ve yüzüne bakan herkes taşa kesilir (Ovid, M.S. 8/2004).
Bu anlatı, kurbanın suçlanması, dişil baştan çıkarıcılığın cezalandırılması ve kadın bedeninin denetimi temalarıyla iç içedir (Garber, 1987). Medusa, bastırılmış öfkenin, cinselliğin ve ihanetin gölgesidir. Aynı zamanda onun başının kesilmesi, kadın sesinin susturulmasının mitolojik metaforu olarak okunabilir (Cixous, 1976).
Medusa bugün, birçok feminist ve sanatçı tarafından eril tahakküme başkaldıran bir figür olarak yeniden yorumlanmakta; korkulan değil, hayran duyulan bir güç olarak sunulmaktadır.
Sonuç: Gölgeden Bütünlüğe
Lilith’in başkaldırısı, Hekate’nin bilgeliği ve Medusa’nın öfkesi… Bunların her biri, kadının içsel gücünün farklı tezahürleridir. Gölge arketipi, yalnızca bastırılması gereken değil, bütünlenmesi gereken bir parçadır (Jung, 1957). Kadının gölgesini anlamak, onu dışlamak değil, onunla barışmakla mümkündür. Gölgeyle yüzleşen kadın, kendi içindeki gücü geri alır. Bu mitolojik figürler, yalnızca geçmişin değil, bugünün ve geleceğin kadınına da ışık tutar.
Kaynakça
Babcock, B. A. (2006). The Reclamation of Lilith: Sexual Politics and Women's Spirituality. Women's Studies Quarterly, 34(3/4), 47-59.
Cixous, H. (1976). The Laugh of the Medusa. Signs, 1(4), 875–893.
Estés, C. P. (1992). Women Who Run with the Wolves: Myths and Stories of the Wild Woman Archetype. Ballantine Books.
Garber, M. (1987). Vested Interests: Cross-Dressing and Cultural Anxiety. Routledge.
Hurwitz, S. (1992). Lilith: The First Eve. Daimon Verlag.
Johnston, S. I. (1990). Hekate Soteira: A Study of Hekate's Roles in the Chaldean Oracles and Related Literature. Scholars Press.
Jung, C. G. (1957). The Undiscovered Self. Princeton University Press.
Neumann, E. (1955). The Great Mother: An Analysis of the Archetype. Princeton University Press.
Ovid. (2004). Metamorphoses (D. Raeburn, Trans.). Penguin Classics. (Original work published M.S. 8)
Patai, R. (1990). The Hebrew Goddess. Wayne State University Press.
Woodman, M. (1982). Addiction to Perfection: The Still Unravished Bride. Inner City Books.
Yorumlar
Yorum Gönder